Biri Varsa Diğeri Yok; Mülakat ve Liyakat
İş dünyasına atılan herkes ya da gazete, dergi gibi mecralara ilgi duyanlar mülakat kelimesini yakinen tanırlar. Son zamanlarda sıklıkla kullanılmasa da Cumhuriyet roman ve gazetelerinden anladığımız kadarıyla önceden yoğun bir kullanıma tabiymiş. Liyakat kelimesi de aynı şekilde halk arasında sıkça kullanılan kelimelerden bir tanesiymiş. “Dilde züht” diye tabir edebileceğimiz bir hastalık söz konusu çağımızda. Kelimeler arasındaki farklara dikkat etmiyoruz. Bir kelimeyi yaklaşık on, on beş manada kullanıyoruz. En meşhur örneği stres. Her türlü ruhsal sıkıntıya stres diyoruz. Tıpkı burada olduğu gibi kimi mihver kelimeleri de oldukça geniş bir anlamda kullanmak bir çeşit trend oldu. O yüzden liyakat ve mülakat gibi kelimeler eskimeye başladı. Ama tamamen unutmadan bu kelimeleri, gelin kısaca anlamlarına ve aralarındaki farklara bir göz atalım.
Mülakat ne demek?
Mülakat kelimesi Arapça kökenli. L-K-Y kök harflerinden gelen “lika” kelimesinin müfalaa babının 3. mastarıdır. Lika kelimesi Arapça’da “karşılaşma, yüz yüze gelme” anlamı taşır. Bundan türeyen “mülakat” da “buluşma” ve “karşılaşma, karşı karşıya gelme” anlamlarına sahiptir. Kelime ilk defa Kabusnâme’de kullanılmış ve “buluma, randevu” anlamı verilmiş. Sonra Islahat Lügati’nde kullanılmış, orada da “gazete söyleşisi” şeklinde tanımlanmış. Kubbealtı’na baktığımızda kelimeye üç çeşit anlam verildiğini görüyoruz;


- Bir yerde buluşmak suretiyle, konuşma ve görüşme.
 - Bir kuruma alım yapılırken, alınacak şahsı tanımak için yapılan görüşme.
 - Röportaj.
 
Gündelik kullanımda mülakatı biz Kubbealtı’nın verdiği ikinci anlamda alırız. Yani bir iş yerinde yapılan görüşme olarak telakki ederiz. Kimi zaman röportaj için de kullanırız belki ama randevu anlamında pek kullandığımız vaki değildir.
Liyakat ne demek?
Liyakat kelimesine bakacak olursak, bu da Arapça kökenli bir kelimedir. L-Y-K kök harflerinden türeyen “lâka” filinin if’al babından mastardır. “Yakışma, layık olma” anlamlarındadır. Kubbealtı bundan farklı olarak, “uygunluk, kifayet, yeterlilik” anlamlarını vermiştir kelimeye.
Son olarak kullanım örneklerine bakalım:
Nâci meğer o mehle mülakattan geldin. (Muallim Naci)
Esasen büyük halk kitlelerinin liyakat ve idrak seviyeleri henüz böyle bir talep için elverişli ve hazırlıklı değildir. (Samiha Ayverdi)