Farklar Sözlüğü

Site 1. rengi

Site 2. rengi

Topbar rengi

Menü ikon

Menü hover

Menü arama

Footer rengi

Tasarım

İnsan Sevmenin farklı halleri: Hümanizm ve Filantropizm

04.10.2019

Dinler tarihçisi Mircea Eliade, “insalığın kutsallık atfetmediği hiçbir nesne yoktur” der. Burada insanı da bir nesne olarak gördüğünde şüphe yok. Çünkü kadim medeniyetlerin kimisinde insanı yücelten ve onu kutsayan ritler ve mitler görüyoruz. Bu bir yana, farklı kültür ve inançların tümünde derin bir kutsal arayışı söz konusudur. Netice olarak insanın odağa alınması ve kutsal sayılması bu arayışın olağan bir neticesidir. Fakat bilim ve teknolojinin hüküm sürdüğü, yaşadığımız çağda da kısmi farklarla bu anlayışın izlerini görmeye devam ediyoruz. Aralarındaki nitelikli farklara rağmen Hümanizm ve Filantropizm bu kadim arkaik inancın çağdaş yansımaları gibidir.

Hümanizm kök itibari ile İtalyanca. Filantropizm ise Yunanca. Köken farklılıklarına rağmen her iki kelime de dilimize Fransızca’dan geçmiş. Tanım olarak da aralarında ciddi bir fark söz konusu. Hümanizm, insan aklını, adalet ve etik kavramları temel alan bir anlayış biçimidir. Evrende insanı en yüce değer olarak görür. Ve insanın gelişmesi, yükselmesi tek hedefidir. Filantropizm ise kısaca insanseverlik demektir. Hümanizm’le arasındaki devasa fark, Filantropizm’in anlayış değil, yaşam biçimi olmasıdır. İnsana yardımı, işlerini kolaylaştırmayı esas alır. Hedefi ise, tıpkı Hümanizm’de olduğu gibi insanı geliştirmektir. Fikri bir temele sahip değildir. Daha çok aksiyon tarafı güçlüdür. Saha çalışmalarını önemser. Bu anlamda Hümanizm bir ideolojiyken, Filantropizm bir organizasyondur. Dolayısıyla eylem planında da farklı duruş sergilerler.

Mesela hümanistler, ellerine pankart alarak miting meydanlarına çıkmazlar. Entelektüel bir duruş takınırlar. Ama filontropistler bir insanın hakkını savunmak için her türlü eylemde bulunabilirler. Hümanist dernekler yahut vakıflar göremeyiz. Diğer taraftan neredeyse tüm iyilik organizasyonları filantropist anlayışla hareket ederler. Kilise, cami hatta Platon’un Yunanistan’da kurduğu Akademi bile filantropik bir refleksle oluşmuştur.

İki akımın motivasyon kaynakları da farklıdır. Hümanizm’in temel savı “insan için insana değer”dir. Filantropizm’de ise bu “din için, tanrı için, halk için, dünya için insana değer” formundadır. Kısacası Hümanizm’in bu noktada diğer tüm din, inanç ve ideolojileri dışladığını görürüz. Fakat Filantropizm bireyi bu şekilde değerlendirmez. Farklılık gözetmeksizin insanın diğer tüm vicdani, sosyal, inançsal bağlantılarını da kabul eder.

Hümanizm’in ideolojik kisvesi, hayatın diğer yanlarında da kendini gösterir. Sanat, sinema, edebiyat ve diğer tüm insani uğraşlarda merkeze insanın koyulmasını arzu eder. İnsani sorunların gündem edilmesini, bu konuda yazılıp, çizilip, sanatsal ürünler ortaya çıkarılmasını ister. Fakat Filantropizm’in maksadı sadece uygulamadır. Yani filantropist bir ressam sanatını sadece insan üzerine icra etmez. Ama hümanist bir müzisyen, edebiyatçı yahut heykeltıraş sanatında daima insanı ve insana dair olanı konu alır. Hümanist gazeteci çevre sorunlarıyla ilgilenmez. Sadece insani problemleri, insana yapılan haksızlık ve adaletsizlikleri yazar. Bu farkın da temelinde iki akım arasındaki fikirsel farklılıklar yatmaktadır. Son olarak Hümanizm ve Filantropizm genel olarak birbirine karıştırılsa da, aralarındaki fark görüldüğü üzere buna engel olacak denli büyüktür.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.