Abur-Cubur Devleri: Ülker ve Eti
![]()
![]()
Canımız her istediğinde oturup yemek yememiz pek mümkün değil. Ama yemek saatlerinin dışında da sık sık acıkırız. Bunu çok önceleri fark eden ve çok iyi bir şekilde kullanan bir sektör var; abur-cubur şirketleri.
Orta çağı düşünün, o günün insanları için yemek zevkten öte bir ihtiyaçtı. Tabi saray ve aristokrasi kültürünü bir tarafa bırakırsak. Ve ihtiyacı gidermenin bir yolu vardı; sofraya kurulup, pişmiş, sıcak ana öğünleri tüketmek. Sanayinin gelişimi ve standart üretimin sağlanması hepimizin mutfak kültürünü değiştirdi. Aperatif ya da fast-food denen türler ortaya çıktı. Hatta bunları tüketmek için gerekli para, zaman ve mekânı bulamayanlar için abur-cubur sektörü gelişti. Şimdi “kan şekerim düştü”, “karnım guruldadı” gibi bahanelerle açlığımızı bastırmak için bisküvi, çikolata, cips, kek türünden şeylere kolayca ulaşabiliyoruz. Ülkemizde bu sektörün pek çok türevleri var. Fakat tartışmasız en popüler olanları Ülker ve Eti’dir. Aralarındaki farklara kısaca göz atmaya ne dersin?
Eti, kuruluş itibari ile Ülker’den biraz daha büyük. Eti’nin pazarda görücüye çıkma tarihi; 1962. Diğer taraftan Ülker’in 1944 yılında piyasadaki yerini aldığı iddia edilse de markalaşma süresi ve seri üretim yapabilme potansiyelini hesaba kattığımızda tam olarak 1970 yılında müşterilerine hizmet sunmaya başladığını iddia edebiliriz.
![]()
![]()
Ülker’in bugüne kadar müşteri kitlesinde herhangi bir farklılaşma görülmemiş. Yani sosyo-ekonomik açıdan üst ya da alt kesimlerin hepsine hitap etmiş. Fakat bir dönem Eti, sadece elit kesimin tükettiği bir marka olmuş.
İkisi de sektörün devleri olduğu için daima aralarında bir rekabet söz konusu olmuş. Fakat bir tüketicilerin genel görüşü Ülker’in kek ve bisküvi konusunda hiçbir zaman Eti’yle yarışamadığıdır. Diğer taraftan ise çikolata ve gofret hususunda da Eti’nin de Ülker’e rakip olamadığı kabul edilmektedir. Siz de bir sonraki alış-verişinizde aradaki farkı anlamak için küçük bir test yapabilirsiniz.
Eti’nin logosu, Hitit Güneşi’dir. Ülker’inki ise sahibinin sadece soyadı. Hatta belki logo bile denmeyebilir. Bu haliyle Eti’nin bir adım önde olduğunu iddia edebiliriz. Çünkü Ülker’e nazaran çok daha orijinal ve simgesel bir yapı arz etmektedir. Ama tabi logonun kalitesinin satış endeksine ne kadar yansıdığı ya da markaya ne kadar fayda sağladığı bir muamma.
Fiyat konusunda daima her iki firma da başa baş gitmiştir. Kimi zaman aralarında hiçbir fark söz konusu olmaz.
Ülker Eti’den, Eti de Ülker’den daima etkilenmiştir. Ama Ülker’in biraz daha taklitçi ve özgün ürünler yaratmada problemli olduğunu sanırım itiraf etmeliyiz. Marketlerde sık sık gezen ve abur-cubur reyonlarını talan eden biriyseniz, mutlaka fark etmişsinizdir; Eti bir ürün çıkardığında hemen hemen aynısı Ülker tarafından birkaç hafta sonra raflara servis edilir.
![]()
![]()
Ülker’in arkasında ciddi bir halk desteği vardır. Eti’nin ise böyle bir gücü yoktur. Bu durumu şu şekilde izah edebiliriz; Ülker’in bir kuruluş hikayesi vardır. Seyyar tezgâhtan, holding olmaya varan bu hikâyeyi hemen herkes bilir. Ve halk hikayelerden anlar. Aynı zamanda şirketin sahibi muhafazakârdır. Ve ülkemiz nüfusunun ekseriyeti muhafazakâr eğilimlere sahiptir. Bu iki unsur Ülker’in bahsi geçen halk desteğini almasının başat iki nedenidir. Bir yan etken de bir zamanlar Eti için yapılan karalama kampanyasıdır. Eti’nin mamullerinde domuz yağı ve türevlerinin bulunduğuna dair bir söylenti yayılmış, şirketin marka değerine ciddi bir zarar verilmişti.
Eti’nin bir hikayesi olmamakla beraber tek bir sahibi de yoktur. Şirketin %28’i Oyak Grubuna aittir. Fakat Ülker’in tüm hisseleri hala Ülker ailesinindir.
Son olarak iki firmanın da muadili olmayan ürünlerine birkaç örnek vererek yazımızı sonlandıralım.
Ülker Eti
Ülker Çikolatalı Gofret Eti Cin
Biskrem Eti Puf
Caramio Etimek