Birbirini Sevemeyenler; Patron ve İşçi
Dünyada birbirini tam olarak anlamayacak bazı insan türleri vardır. Öğretmen-öğrenci, karı-koca, okur-yazar vs. Patron-işçi de bunlardan biridir. Yaşam ve düşünüş tarzları, dünya görüşleri, anlama biçimleri aralarındaki farklar bahsi geçen guruplar arasındaki empati seviyesinin düşme nedenleridir. Bu yazımızda patron ve işçi arasındaki farkları ele alacağız.


Kısaca, maddeler halinde bir mukayese yapalım. Fakat bu mukayesenin genel düşünceyi yansıttığını da unutmayalım;
- Farklı örnekleri vardır mutlaka ama sermaye sahiplerinin ya kendileri ya da aileleri o noktaya kolay gelmemiştir. Genelde geçmişlerinde bir işçilik zamanları bulunur. Fakat işçi sınıfı bu noktayı gözden kaçırır. Patronun keyfe keder yaşadığını kendilerinin ise çalışmaya mahkûm olduklarını düşünürler.
- Patronluk bir asalet bir asalet, işçilik de bir rezalet göstergesi de değildir. Özellikle çağdaş dünyanın bize kanıtsattığı “eşitlik” mefhumu üstünlük, düşüklük anlayışını bertaraf etmiştir. Kapitalist düzende herkes eşittir. Eşit haklara ve fırsatlara sahiptir. Bugünün işçisi yarının patronu olabilir. Yeni düzeni herkese patron olma imkânı tanır.
- Fakat yine de halk olaya böyle bakmaz. Patronu statü sahibi görür. Saygı duyar. Aslında saygı gören patron değil parasıdır. Ve saygı sebebi patrondan nemalanabilme arzusudur. İşçi ise hakir görülür. Önemsenmez. Nasılsa maddi bir fayda sağlayamaz kimseye.
- Patron fiyakalı giyinir. İşçi ise parasının yettiği kadar. Ara sıra kıyafet alır kendisine. Genelde çocuklarının ihtiyacı ön plandadır.
- Patron son model, afili arabalara biner. İşçinin bindiği ise Brodway’dir.
- Patron lüks evlerde, villalarda, yalılarda yaşar. İsterse yatına biner okyanusun ortasında yaşam sürer. İşçi kirasını ödeyebileceği bir ev tutar. Şekli önemli değildir. Ev sahibine mahcup olmasın yeter.
- Patron en iyi sağlık hizmetini alır. Sağlık seyahatleri yapar. İsterse Filinpinler’e gidip bir masaj yaptırıp döner. İşçi sağlık sigortasının yettiği kadar hizmet görür.
- Patrona her gün tatildir. İstediği zaman işi bırakır. Geç gelir, erken döner evine. İşçi yılda bir hafta iznini ücretli yaparsa şükreder.
- Patronun mesaisi biyolojik saatidir. İşçininki ise iki kampana arası. Zil çalar başlar, zil çalar biter.
- Elleri temiz ve bakımlıdır… Kadın elleri gibi. Denizin dibinde yüzüyor gibi… İşçinin elleri nasırlıdır. Ekseriyetle tırnak dipleri siyah, derisi çatlaktır. Bıyık altları ucuz tütünden sapsarıdır.
Tabi bu yazıdaki patron tiplemesi pembe Türk dizilerindeki şımarık oğlanlara benzedi biraz kabul. “Patronun yükü, işçiye göre daha fazladır.” “İşçinin kafa rahattır, parası her ay gelir, patron o para için canını dişine takar” falan gibisinde eleştiriler gelebilir. Doğrudur. Ama biz yazımızda genel kanaati baza aldık. Ve biraz da mizah olsun istedik. Hepsi bu kadar.