Farklar Sözlüğü

İki Varoluşçu; Kierkegaard ve Sartre

14.12.2020

Varoluşçuluk akımı felsefe tarihinde bir dönüm noktasıdır. Önceki dönemlerde yapılan sistematik ve akademik felsefeye bir başkaldırı mahiyeti taşıdığı gibi sunduğu farklı, marjinal fikirlerle önemli bir yer etmiştir. Modern çağın ruhuna uygun bir düşünce tarzı olarak büyük kitleler tarafından kabullenmiş hatta bir çıkış yolu olarak görülmüştür. Sebebi; tarih boyunca insanın aradığı anlamı, peşin peşin anlamsız bulmasıdır. Yani nereden geldik, neredeyiz ve nereye gidiyoruz sorularına cevap bulmayı manasız bırakan ve bu eylemi küçümseyen tavrıyla psikolojik bir rahatlama etkisi de yaratmıştır. Gelişen bilim ve teknolojinin, kültür çatışmalarının, din tahriflerinin ortasında zaten aklı karışan topluluklara bir ilaç gibi gelmiştir. Varoluşçuluk bir sistemdir. Diğer sistemlerden farkı, sistemli şekilde ele alınamamasıdır. Varoluşçuluğu anlamak için gereken şey varoluşçu filozofları ele almak, her birini ayrı bir potada değerlendirmektir. Ancak bu şekilde elle tutulur bir düşünüş tarzının çerçevesini çizebiliriz.

Kierkegaard hakkındaki kısa ve toparlayıcı bir video izlemek için:

Kierkegaard, 1813 yılında Danimarka’da doğmuş. Fundamentalist bir ailenin elinde yetişmiş. Ve baba otoritesi altında ilk eğitimini almış. Baktığımızda ilk eğitim sürecinin haliyle din ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Evin katı din atmosferi Kierkegaard’ın da sıkı bir dindar olmasına neden olmuş. Sartre ise 1905 yılında Fransa’da dünyaya gelmiş. Nispeten daha özgür ve farklı bir ortamda yetiştiğini iddia edebiliriz. Babasını erken yaşta kaybetmesinin de etkisi söz konusu. Annesinin yanında büyümüş. Ve oldukça iyi bir eğitim almış.

Kierkegaard

Bu noktada varoluşçuluğun babası sayılan Kierkegaard ile başlamak mantıklı olacaktır. Zira varoluşçuluk ruhuna uygun ilk mantıksal çıkarımları ve düşünüş tarzını onda görüyoruz. Sunduğu farklı bakış açıları ile kendisinden sonra gelen filozoflara ışık tutmuş ve yön vermiştir. Yine bu akımın en önemli isimlerinden biri olan Sartre’a bakmak da oldukça faydalı olacaktır. Çünkü Kierkegaard ile başlayan macera Sartre gibi bir entelektüelin elinde zirve noktasına ulaşmıştır. İki düşünür arasındaki hayat süren ve önemli katkıları olan Nietzsche, Heidegger ve Camus gibi isimleri de unutmamak gerekir.

Kierkegaard başlarda adeta bir rahip. Teoloji asıl alanı. Sonra felsefe ve hatta din felsefesiyle yoğun uğraş içine giriyor. Bu sıra din adamlarıyla çatışmaya başlıyor. Hegel kafayı taktığı en önemli isimlerden biri. Sartre’ın başlarda komünist sonra Maocu ve en sonunda anarşist olduğunu görüyoruz. O hep anarşist olduğunu iddia ediyor. Kierkegaard ve Sartre arasındaki en temel farklardan biri Sartre’ın aşırı derecede politize olmasıdır. Sartre politika ile uğraşırken dini hiç önemsememiştir. Kierkegaard ise sadece din ve dini meselelerle ilgilenmiştir.

Her ikisi de sistemsiz bir düşünürdür. Kierkegaard dini soruştururken felsefeyi merkeze alır. Akıl süzgecinden geçirerek kanaatlerini oluşturmaya çalışır. Sartre da aynı şekilde felsefeyi merkeze oturtarak, akıl ile hareket eder. Bu anlamda aralarında herhangi bir fark yoktur.

Sartre

Kierkegaard’ın temel derdi; Hristiyanlıktır. Hristiyanlığın yozlaştığını ve artık insanları saptırdığını iddia eder. Ve dini bireysel temele indirgemeye çalışır. Vicdanla alakalandırır. Sartre ise insanın özgürlüğü ile uğraşır. Dünyadaki tüm insanların aradığı anlama ve yaşamın anlamsızlığına odaklanır. Kierkegaard daha iyi bir Hristiyan nasıl olunur bunun derdindeyken, Sartre yaşamı hasarsız atlatma gayesindedir.

Sartre’ın felsefesini daha yakından tanımak için;

Kierkegaard’a göre insan asıl yaşamı gözden kaçırır. Çünkü varoluşun farkına varamaz ki varoluş samut ve öznel insan yaşamının ta kendisidir. Sartre’a göre insan alabildiğine özgürdür. Özgürlüğe mahkumdur. Ve varoluş insan için önceden tanımlanan bir şeydir. Aynı zamanda insan menfaati içindir. Bunu Sartre şöyle ifade eder; Varoluşçuluk, Hümanizmin kendisidir.”

Kierkegaard ve Sartre arasındaki farklardan biri de Sartre’ın felsefi romanlarda kaleme almasıdır. İnceleme türündeki eserlerinin yanı sıra edebi ürünleri de vardır. Kierkegaard ise defalarca roman yazmayı denemiş fakat başaramamıştır.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.